FelsefeGenel

Ana Hatlarıyla Platon’un Sanat Görüşü

Paylaş

Sanat Felsefesi

Sanat; bir duygunun, tasarımın, güzelliğin dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerle ortaya konulan üstün yaratıcılıktır. Sanat felsefesi ise sanatın, sanatçının, sanat eserlerinin neliğini ve anlamını konu alan felsefe disiplinidir. Sanat felsefesinin temel problemi sanatın nasıl bir etkinlik olduğudur.

Platon Felsefesi

Platon’un (M.Ö. 427-347) felsefesi, tarihin ilk sistemli felsefi düşünce olma özelliğini taşımaktadır. O, hocası Sokrates’in düşüncesini benimsemiş ve geliştirmiştir. Kalıcı, insandan bağımsız, eksiksiz bir gerçekçiliğin varlığını kanıtlamaya çalışan bir filozoftur.

Durmadan değişen duyu dünyasına karşılık, ancak ve ancak düşünce ile kavranabilen değişmez idealar (formlar) dünyasına inanmıştır. Gördüğümüz şeyler, duyularımızla algıladığımız maddesel dünya ancak bir mimesis (taklit etmek) etkinliğidir.

Maddesel dünyada var olan şeylerin bir ideası vardır, Platon için asıl gerçek olan da odur, gerçek bilgi de ideaların bilgisidir. Varlığın temelini oluşturan öğeleri bulmayı amaçlayan bilgi kuramı olan idea öğretisi, onun sisteminin merkezinde bulunmaktadır. Gerçeklik derecesi bir kopyanınkinden aşağı olan yansılar da vardır; bir taşın suda yansıması gibi.

Platon bunlara “eidola” adını verir. Duyular dünyası, ideaların bir yansıması olduğundan gerçeklikten uzaktır. Eidolar ise duyular dünyasının kopyası, yani ideaların kopyasının kopyası oldukları için onların gerçekliğinden dahi söz edilememektedir. İdea, bütün gerçekliği kendisinde taşıyan ilkelerin hakiki karşılığıdır (Bozkurt, 2014). Sanat görüşü de aynı çizgide olup, eidolar ile bir sayılır.

Platonun eserlerinin sınıflandırılması

Felsefe tarihçileri, Platon’un eserlerini gençlik diyalogları, olgunluk ve yaşlılık olarak üç döneme ayırarak incelemişlerdir (Tunalı, 2016). Bu ayrımın sebebi, gençlik döneminde hocası Sokrates’in etkisinde, olgunluk döneminde kendi felsefe ekseninde olması ve yaşlılık döneminde Pythagorasçı düşünceden etkilenmiş olmasıdır.

Bu ayrım onun düşünlerini değiştirdiği gibi, sanat ve sanatçıya karşı olan bakış açısını da değiştirmiştir. Gençlik ve olgunluk döneminde sanata karşı olumlu tarzda olan Platon, yaşlılık döneminde olumsuz düşüncelerle bazı sanat dallarının sansürlenmesi gerektiğini düşünmüştür.

Platon’a Göre “Güzel Nedir?”

Güzel nedir? (ti esti to kalon?) sorusunu ilk kez felsefi bir problem olarak ortaya koyan kişi Platon olmuştur, bu sebeple “estetiğin babası” unvanı verilmiştir. Platon bu problemi ilk kez, gençlik döneminde ele aldığı Büyük Hippias diyalogunda işlemiştir.

Platon’un güzellik ideası

Hippias’a yönelttiği “güzel nedir?” sorusuna “genç bir kızdır” cevabını alan Sokrates, alaylı bir şekilde çürütme yöntemini kullanır (Büyük Hippias, 287). Genç bir kız güzel ise çömleklerin güzel olup olmadığını sorar ve cevabını kendisi verir; “Çömlek iyi bir çömlekçi tarafından yapıldı ise, güzeldir.” (Büyük Hippias, 289) Hippias cevabın onaylayarak devam eder, “Çömlek güzel işlenmiş ise güzeldir, fakat güzel bir genç kız ya da at kadar değil.” (Büyük Hippias, 289)

platonun sanat anlayışı

Tanrılarla kıyaslandığında her şeyin sönük kalacağını belirtirler ve Sokrates, güzelin ne olduğunu değil, ne olmadığını söylüyorsun diyerek karşı çıkar. Ardından ikinci güzel tanımı Hippias’tan gelir, “güzel asla, hiçbir yerde, hiç kimseye çirkin görünmeyen şeydir.” Sorusunu yineleyerek güzelin neliğini aradığını belirten Sokrates karşı çıkışının ardından üçüncü tanımı kendisi verir, ona göre güzel yararlı olan, bir şeyi başarma gücü olandır.

Bu durumda bilgelik güzel, bilgisizlik ise çirkin olarak belirlenir. Çeşitli noktalar üzerinden güzeli irdelemeye devam eden Sokrates, görme ve duyma yoluyla elde edilen hazların güzel olduğunu söyler. Aslında, onların neden güzel olarak nitelendiklerini öğrenmek ister fakat yeterli cevabı alamaz. Diyalogun sonuna gelindiğinde, ironi yaparak belirtir; “güzel, zordur.” (Büyük Hippias, 304)

Platon güzeli ilk kez problem olarak ele aldığı bu diyalogda nesnelerin, insanların, canlıların, duyuların, hazların ve diğer tüm şeylerin güzelliğinden değil, onları neden güzel olarak nitelediğimizin cevabını aramaktadır. Güzeli, neyin güzel yaptığını, durum ve şartlara göre değişmeyen, şimdi ve geçmişte aynı şekilde kalmış ve kalacak olan güzel bir şey var ise bunun neliğinin sorgulamasını yapmaktadır. Ona göre tüm tanımların sonunda güzelin neliğinin zor, güç olduğuna kanaat getirir.

İon Diyalogu

Platon’un diğer bir gençlik eseri olan İon diyalogu, şiir, şair eleştirisi yaptığı ve en kısa eseri olma özelliğini taşımaktadır. Diyalogun karakteri olan İon İyonya’dan gelmiş bir rhapsoddur. Rhapsodlar genellikle Homeros ve Hesiodos gibi şairlerin şiirlerini okuyan kişilerdir. Şiirin doğasını, eleştirisini, şairin kimliğini, karakterini, felsefe-edebiyat açısından yorumlandığı eserde, Platon’un şiir sanatına karşı tutumu olumludur.

Sanat yarışmasında birinci olan İon, Platon ile karşılaştığında Asklepios Festivalinden gelmektedir. Rhapsodları öven tarzda konuşmasına başlayan Platon, onlara hayran olduklarını belirtir çünkü şairlerin düşüncelerinin tercümanları olduklarını düşünmektedir.

İon’a hangi büyük şairlerin bildiğini sorar, rhapsod sadece Homeros ile sınırlı kaldığını söyler. Başka bir şair eğer Homeros ile aynı şeyi söyler ise onu anlayabileceğini dile getirir. Platon bunu bilgisizlik olarak görür, ezbere ve bilmeden iş yaptığını söyler. Çünkü diğer büyük şairlerin bilgisinin eksik olması, onun için bir sanata sahip olmadığı anlamına gelmektedir.

Platon’a göre İon, Homeros’un şiirlerinden başka hiçbir şey bilmiyordur. Resim ve heykel sanatından verdiği örnekler ile rhapsodların bilgisizliğini açığa vurmaya çalışır. Söylenenlere İon’un ürettiği argüman ise, Homeros’u kendisi kadar kimsenin iyi anlayamayacağı ve anlatamayacağıdır, bunu sağlayan şeyin şiir sanatına ve bilgisine sahip olmasına bağlamaktadır.

Platon bunun nedeninin “ilahi güç” (İon, 533-d) olduğunu söyler. Musaların şairlere böylesi bir güç verdiğini, bu sayede oluşan ilham zincirinden söz eder. Söz konusu zincir, musaların şairlere verdiği ilhamı, şairlerin diğer insanlara geçirmesiyle oluşur. Şairlere ilham gelmeden ya da kendilerinden geçmeden bir şey yaratamayacaklarını de ekler. Platon rhapsodların bir sanatlarının olmadığını, tanrının yardımı ile bir şeyler söylediklerini anlatır, eğer bir sanatlarını olsaydı, büyük şairleri de yorumlayabileceklerinden bahseder.

sanat felsefesi

Platon bu diyalogunda şairleri hassas, uçarı ve tanrısal bir varlık olarak tanımlamaktadır. Vecd halinde, tanrılardan aldıkları ilhamla büyülenerek, akıllarını kullanmadan şairlerin tercümanlığını yapmaktadırlar. Dolayısıyla akılla üretilen bir bilgi olmadığı için şairi yazdığını ve söylediğini bilmeyen kişi yerine koymaktadır.

Hocası Sokrates’in gençlerin ahlaklarını bozması, tanrılara inançsızlık gibi suçlarla yargılanmasının ardından ölüm cezasına mahkûm edilmesini ve yaptığı savunmayı konu alan Sokrates’in Savunması adlı eserinde şair ile ilgili görüşleri tekrar karşımıza çıkmaktadır.

Platon’un felsefi düşüncelerinin şekillenmesinde büyük katkısı olan hocası, sanat görüşlerini de etkilemiştir. İon diyalogunda karşımıza çıkan tarzda bir görüş söz konusudur. Şairlerin tanrısal gerçekliğe yaklaştığı kabul edilir, fakat bilimsel bilgi üstün görülür.

Bunun nedeni şairlerin eserlerini akıllarını kullanarak inşa etmedikleridir. İlham sayesinde, tanrısal güdü ile söylediklerinin anlamlarını kavramadan eser ortaya koyduklarını dile getirmiştir. Dolayısıyla bilgili sandıkları şairlerin, bir şey bilmediği kanaatine varmıştır.

Gençlik diyaloglarında güzeli lojik tarzda (Bozkurt, 2014) ele almıştır. İşlediği sanat, şair görüşüne genel olarak baktığımızda Platon şiir sanatına değer vermekte ve bu sanatı yüceltmektedir. Fakat poiesis eylemi olmaktan çok uzaktır. Şairlerin vecd halinde iken tanrılardan aldıkları ilham sayesinde şiirlerini okuduklarını bunun da şiir sanatına sahip olmaktan çok uzak olduğunu itina ile belirtir.

Şölen (Symposion)

Olgunluk döneminde kaleme aldığı Şölen (Symposion) diyalogu, Yunanlıların bir araya gelip şarap içip, eğlenip şarkı söyleyip sohbet ettiği geleneksel bir ortamda başlar. Sevgi, dostluk ve güzelliğin konu alındığı konuşmada devlet adamları, tragedya ve komedi yazarları Sokrates’in öğrencilerinin de bulunduğu bir kalabalık vardır. Güzel Yunan mitolojisinde aşk ve sevgi tanrısı olan eros üzerinden anlatılmaktadır.

Bu anlamda güzellik; ölümsüzlük, tanrı olarak anlaşılmaktadır. Ölümsüzlüğün iki çeşidinden bahseder konuşmacılar, bir yolun beden yoluyla çoğalma aracılığıyla olduğunu, ikincisinin ise ruh yoluyla, erdemli olmak ile meydana geldiğini söylerler. Beden yoluyla ölümsüzlüğe ulaşma aslında neslin devamını sağlayan çocuğu tarif etmektedir.

Aileler bedenleri sayesinde çocuk dünyaya getirirler ve kendileri ölse de onları anımsatacak bir varlık geride bıraktıkları için temsili şekilde ölümsüzlük söz konusudur. Ruh, bedenden farklı olarak daha tinsel bir anlama gelmektedir. Ruhun ölümsüzlüğü erdemli, ölçülü, adaletli ve ahlaklı olma ile sağlanır. Eros tek tek bedenlerde ve ruhlardan sonra nihayet kendinde güzele yönünü çevirir.

Tüm bunlara güzelliği sağlayan şeyin neliği tarar, tüm güzellerin tepesinde ne olduğunu, hakiki güzelin ne olduğunu araştırır. Mutlak güzel Platon için hakiki güzeldir ve tüm varlığın odağındadır tüm tek tek güzeller ondan methexis (pay alma) yoluyla ortaya çıkar ve bu kendinde şey, güzel ideasıdır. Göreceli olmayan, sınırları olmayan, aşkın olan güzellik ideası önümüze töz olarak çıkar. Bu şekilde töz olarak tanımlandığında güzel ideası ontolojik bir statü kazanır.

Buna bağlı olarak Platon’un şölen diyalogunda sanatçı, değerli ve toplum için varlığı yararlı kişilerdir, sanat da buna bağlı olarak üstün ve değerli bir etkinliktir. Sanat bu bakımdan poetik (yaratma) eylemdir. En büyük yaratıcılar, kendinde güzele ulaşan kişilerdir, bu kişiler sanatçılar ya da filozoflardır. Platon’un Şölen diyalogunda sanat ve sanatçıya karşı tavrı olumludur.

Yazar: Melike Alpaslan

Kaynak:

Bozkurt, Nejat. (2014). Sanat ve Estetik Kuramları. Ankara: Sentez Yayınları. 

Bozkurt, Nejat. (2014). Sanat ve Estetik Kuramları. Ankara: Sentez Yayınları. 

Tunalı, İsmail. (2016). Grek Estetik’i. İstanbul: Remzi Kitabevi. 

Platon. (2016) Büyük Hippias Theages, çev.: Furkan Akderin. İstanbul: Say Yayınları. 

Platon. (2010) İon, çev.: Furkan Akderin. İstanbul: Say Yayınları. 

 

Tags: , , ,
Büyük Selçuklu İmparatorluğu
Güneş Fırtınası Nedir? 1859 Carrington Olayı

En Çok Okunan

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Menü