Felsefe

Post-Truth Gerçeklik Nedir? Gerçekliğin Özyitimi

Paylaş

Post-Truth ve Bilimsel Gerçeklik Kavramı

Bilimsel gerçeklik, olguların ortaya çıkış sürecini incelerken insanı merkeze alarak değil bu sürecin bir parçası olarak değerlendirir. Bilim insanı ben merkezci bir anlayış sergilemez. Olguları kendi içerisinde değerlendirerek nedensellik ilişkisinin nasıl varoluşu mümkün kıldığını anlamaya çalışır. İnsan doğa tarafından sınırlandırılmış bir varlık olduğundan nedensellik ilişkisini gözlemleyebilmek için yöntem geliştirir.

Bu yöntem içerisinde kullanabileceği ekipmanları üretir ve varoluşun gözlemlenebilir olmasını sağlayarak kendi algı seviyesinin sınırlarını genişletir. Algı sınırlarının genişlemesiyle bilimsel veriler elde eder ve bu bilimsel verileri elde ederken istenci devre dışı bırakır. Bilim insanı kendisinden bağımsız olarak olguları ele alırken duygusal davranışlarının etkisi altında kalmaz tam aksine gözlem yeteneğini kullanarak bilimsel verileri üretir. Bilimsel veri, nedensellik ilişkisi içerisindeki tüm değişkenlerin bir arada bulunduğu bir denklemdir.

post truth

Post-Truth Gerçeklik

Post-truth gerçeklik insanın kullandığı günlük iletişim dilinden ortaya çıkmıştır. İnsan, yaşamsal döngü içerisinde olguları kendi olması istediği şekliyle ele alır. İnsan, kendi olgularını kendi istediği şekilde üretmeye çalışırken başlangıçta doğadan yararlanıyordu. Doğanın taklitçi ve en kurnaz hayvanı olan insan kendi ekosistemini kurgularken yine kendi üretisi olan ‘ideoloji’ den yararlanmıştır. Post-truth gerçeklik tek tek ideolojilerin toplamını ifade eder.

Her bir ideoloji istenç üzerine kurularak insanın mutlak iyi eylemlerinin mutlak doğruluğunda mutlu bir yaşamla onurlandırılacağını iddia eder. “Mutlu bir yaşam için benim ideolojimi benimsemelisin. Çünkü benim ideolojim (veganlık, sosyalizm vb.) tüm insanları birleştirerek kurtuluşa giden yolu açacak.” Bu ve buna benzer her bir söylemin alt metninde varoluşu kendi zihninde algı düzeyine göre dizayn ederek gerçekliğin, bir bilincin kontrolü altında ‘belirlenebilir’ ve ‘yönetilebilir’ olduğu düşüncesine yer verilir.

İnsan, kendi iradesi dışında gelişen olaylara bilinçdışı şekilde verdiği tepkimelerle sınırsız özgürlük alanı ortaya çıkartmaya yönelir. Bilinçdışı gerçekleştirdiği bu eylemsellikle inşaa etmeye çalıştığı sınırsız ögürlük alanını kurguladığı figürler üzerinden temellendirir. Söz konusu din olduğunda kurtarıcı Tanrı olur ve bu tür figürler her ideolojide evrene bir amaçlılık kazandırma hareketini haklılandırır.

Amaçsız ve anlamsız varoluş içerisinde doğanın üretimi olan insan kendi kurguladığı ideolojideki anlamları ve bu anlamların yönelimini belirleyen amaçsallığı evrene atfeder. İnsan zihninde tasarlanmış amaçlı ve anlamlı olan, insanın düşünsel ve davranışsal tepkimelerine bağımlı bir gerçeklik alanı ortaya çıkar. Gerçeklikten yararlanılarak ortaya çıkartılan gerçekdışılığın üretim süreci sonunda kendi ideolojisiyle yaşamını sürdürür. İdeolojik söylemler üzerinden günlük iletişim dilini kurgular.

Her bir ideoloji kendi ekosistemini inşaa eder ve her bir ekosistem kendi gerçeklik iddiasını kendi iç mekanizmalarından üretmeye başlar. Kendi kendisini kendi içerisinde haklılandıran bir söylemdir. İdeolojiler kendi kanunlarını ortaya çıkartarak yeni bir gerçek alanı inşa eder. İnsan zihnine bağımlı varolan bir gerçeklik, insan zihninin sınırları dışında hiçbir geçerliliği olmayan bir gerçekdışılık ortaya çıkmış olur.


Daha Fazla Oku: Uygulamalı Etik Nedir?


 

Post-truth gerçekliğin muhafızları sosyal demagoglardır. Bu sosyal demagoglar astrolog vb. kimliklerle kendilerini kendi içerisinde bulundukları ideolojik yapı içerisinde aydınlığa giden yol göstericiler olarak tanıtırlar. Gerçekliğin kendisinden koparılarak kurgulanmış tek tek ekosistemler içerisinden de yeni ekosistemler geliştirerek ilerleyen insan kendi zihninin sınırlarını çizerek kendisi için hapishaneler inşaa eder. Bağımlılık ilişkisinde doğaya karşı duyduğu aidiyet hissini de ortadan kaldırır. İnsan artık doğanın değil ideolojilerin kurguladığı ekosistemlerin bir ürünüdür.

gerçek ötesi

Gerçekdışılıktan beslenerek yaşamsal döngü içerisinde varoluşunu sürdürme çabası, insanın kendisi dışında kendi zihnine bağımlı olmayan varoluşsal gerçeklikle karşılaştığında yaşanacak çatışmalarda büyük bir yıkıma uğrar.

Gerçeklikle bağlarını tamamen kopartan her bir insan gerçekliğin öz yitimiyle yıkımın neden kaynaklandığını ve yıkımın nereden geldiğini algılayamaz. Kendisine gerçekliği hatırlatan ve yıkımın ne şekilde ve nasıl olacağını söyleyen herkesi düşman ilan eder. Bilim insanlarının ve bilimin hedef alınması da bu yüzdendir.

İdeolojik saplantı ve körlükle düşünsel ve davranışsal eylemler gerçekleştiren insan, yalnızca kendi kurguladığı ideolojik ekosistemden yola çıkarak özgürlük yitiminin olacağı algısıyla hareket ederek saldırgan söylemlerini bilime ve bilim insanlarına yönlendirir.

Varoluşsal gerçeklikten beslenerek ortaya çıkartılan gerçekdışılığın yeni gerçeklik olarak ilan edilmesi sonucunda bu yeni gerçeklik alanının içerisinden de farklı gerçeklikler üretilmiştir. Post-truth gerçeklik varoluşsal gerçekliğin yerine inşaa edilen gerçekdışılıktır ve bu gerçekdışılıkta kendi kurguladığı öznel gerçeklik alanında boğulan insanın gördüğü fantastik bir rüyadır.


Yazar: Aydınlanmış Cahil

Tags: , ,
Modern Emeklilik Sisteminin Tarihi ve Townsend Planı
Esnek Çalışma Nedir? Kimler Yararlanabilir?

En Çok Okunan

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Menü